Evlilik bekarlığın çok dışında bir yaşamdır.Farklı bir anlayışla yaşanır ve her yaşam biçiminde olduğu gibi evlilik tipi yaşam biçiminde de o yaşamı bir süre yaşayanlarda o yaşam tarzına alışma söz konusu olur.Nasıl bekarlıktan evliliğe geçiş bir yaşamsal değişim ise evlilikten boşanarak tekrar bekarlığa geçiş de aynı şekilde alışkanlıkları yenilemek gereken bir yaşamsal değişim sürecidir.Beraberinde bir takım sancılar getireceği de muhakkaktır.
Boşanma süreçleri bizim ülkemizde zaten genellikle sancılı yaşanır.Çünkü her iki tarafın ortak kararıyla ve medenice gertçekleşen boşanma sayımız oldukça azdır.genellikle taraflardan birinin ısrarı diğerinin kerhen katılımıyla boşanmalar yaşanır.Boşanma arifesi ve esnası da çok yönlü sorunların yaşanabildiği hatta bazen köken ailelerin de devreye girerek işi daha karmaşık hale getirdiği bir süreç olarak yaşanabilmektedir.Tüm bunların yanında insanlarımızdaki ego yüksekliği,özeleştiri eksikliği ve haklı çıkma sevdası da boşanma süreçlerinin daha çatışmacı yaşanmasında etkili olan etkenlerdir.Dolayısıyla boşanmalar zaten ağırlıklı olarak sancılı yaşanmakta ve genellikle de sonrasına bir psikolojik yorgunluk bırakmaktadır.
Ama daha önemlisi boşanma sonrasında insanlar ya köken ailelerinin yanına dönerek ya da yalnız yaşamaya başlayarak öncesinde evlilik yaşamında alıştıkları yaşam düzeninin dışına çıkarlar.Böylece boşanma onlara yeni bir hayata alışma zorunluluğu getirir.Üstelik bir de sonrasında ne olacağının belirsizliği vardır ve insanlar açısından en yıpratıcı süreçler belirsizlik içeren süreçlerdir.Bunun yanında evlilik çocuklu bir evlilik ise çocuğundan ayrılmak durumunda kalmak veya çocuğunun tek başına sorumluluğunu üstlenmek gibi bir dizi yeni zorluk vardır.
Boşanma sonrasında görüştüğümüz insanların önemli bir kısmının maalesef keşkeleri de olmaktadır.Belirsizlik,yeni bir hayata alışmak ve keşkeler bir araya geldiğinde zaten boşanma döneminde psikolojik yorulmuşluk yaşamış olan bir insanın "boşanma sonrası depresyonu" yaşaması çok da uzak bir olasılık değildir.Genelde dışa vurulamayan ve ailevi sorun olması nedeniyle insanın kendi iç dünyasında sortiler yapan bu psikolojik yorgunluk ve sıkıntı hali genellikle de ne yapacağını,yaşama nasıl tutunacağını belirleyememiş insanlarda belirsizlik sendromu ile de birleşerek keskin bir psikolojik çöküntünün yaşanmasına yol açabilmektedir.Sosyal çevrede de her kafadan bir ses çıkan ve bu nedenle başkalarıyla konuştukça daha da kafası karışan insanların bu dönemdeki psikolojik zorlanmalarının bir yanı evlilik yaşamının alışkanlıklarından uzaklaşmak,bir yanı da şimdi ne yapacağını bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Kabul etmek gerekir ki insan yapısı bir yaştan sonra evlilik tipi yaşam tarzına ihtiyaç hisseder hale gelmektedir.Daha sonra hissedilen bu ihtiyacın yönendirilmesiyle evlenilmekte ve bekarlıktan çok farklı bir yaşam kurulmaktadır.Sorunlu bile olsa içinde yaşadıkça insan evlilik tipi yaşam tarzına alışmakta ve boşanma sonrasında tekrar bekarlık yaşamına dönmekten bir süre sonra rahatsız olmaktadır.Çünkü boşanılır iken öfke nedeniyle fark edilmeyen ama boşanmadan kısa bir süre sonra yüzleşilen bir dulluk yaşamı artık söz konusudur.Yaşam biçimi açısından bu da bekarlık tipi bir yaşamdır ama ülkemiz kültüründe dul bekarlığın erkeğe de kadına da normal bir bekar yaşamına nispetle hem evliliğe dair alışkanlıklarını terk etmek hem de toplumsal bazı baskılarla karşı karşıya kalmak şeklinde yıpratıcı yansımaları vardır.
Aslında yanlışların başında toplum olarak evliliğe kodlanışımız gelmektedir.Sanki herkesin herkesle mayası tutmak zorundaymış gibi evliliği tüm yaşama yayılan ve aksi düşünülmeyen bir yaşam ortaklığı koşullanmasıyla gerçekleştiriyoruz.Oysa hiç bir ilişki sigorta poliçesiyle garanti altına alınmış bir ilişki değilidr.Bir şeyler doğru paylaşılabiliyorsa sürer,yok paylaşılamıyorsa bitmesi doğaldır.Ancak biz henüz toplum olarak o olgunluğa ulaşamadık ve evliliklere yönelik şartlanmalarımız mutlaka sürmesi gerektiği yönünde.Çünkü kültürümüz aileyi kutsal kabul eden bir kültürdür ve boşanma da bazılarına göre evliliğin kalitesine hiç bakılmaksızın sevimsizidir.Bu nedenle boşanan kişi etrafı içinde kendi koşullanmaları açısından da bir kutsalı devirmiş durumdadır.İşte tüm bu yaklaşımlar boşanan insanlara çok fazla olumsuz geri bildirimin yansımasına ve etrafları ile içlerinden geldiği gibi paylaşımlar kuramamasına sebep olur.Bu durumda hem sıkıntı vardır hem de paylaşım yoktur ve yalnızlaşılmıştır.İşte boşanma sonrasını daha içinden çıkılmaz hale sokan sebeplerden birisi de budur.
Boşanma sonrasında insanların özel yaşamında da bir boşalma yaşanır.Etrafında ise anlayanlar vardır,yadırgayanlar vardır.Ve artık yeni bir hayata start vermek gerekmektedir.Bazen insanların en yakınları tarafından bile anlaşılmadığı,ne yapacağını kestiremediği,içini kimseye dökemediği bir süreç yaşanır.İşte boşanma sonrası depresyonlarının pik yaptığı nokta tam da burada başlar.
Bu dönemi yaşayan insanlarda psikosomatik sorunlar,yalnızlık duygusu,eğilimi varsa obsesif sorunlar,panik sorunları,ansiyete oldukça sık görülür.Çünkü boşanma sonrası dönem bir çok insanda bir belirsizlik sürecine başlamak olarak yaşanmaktadır.Böylesi süreçlerde insanların psikolojik yönden zorlanmaları kadar doğal bir şey yoktur.Nice belirsizliğin yanında evlenerek geride bıraktığı bekar yaşamına tekrar adapte olmak durumunda kalmak da işin ekstra bir zorluğudur.Şuna da işaret etmeliyim ki boşanma sonrası yaşanan psikolojik zorlanmalar kadınlarda veya erkeklerde gibi değerlendirilmez.Her iki cinsiyette de üç aşağı beş yukarı görülen sorunlardır.Bu sorunların aşılması için de yeni yaşam tarzına alışılması için de zamana ihtiyaç olacaktır.Bunun yanında dinginleşmeye de çok önem verilmelidir.Çünkü yanlış kararlar almaya çok eğilimli bir zamandır.Bu nedenle yangındankaçarken doluya tutulmak gibi bir durumla karşılaşma riski de oldukça yüksektir.Doğrusu bir süre psikolojik yönden kendini dinlendirmek,yeni yaşama alıştırmak ve bu süreç içinde yaşamsal kararalar almamaktır.
Özellikle karşı cinsle ilişkiler açısından kadınıyla erkeğiyle boşanma yaşamış herkes dikkatli olmalıdır.Çünkü elimizdeki verilere göre en yanlış eş veya partner tercihini insanlar boşanma sonrasında henüz kendisini toparlamadan yeni bir ilişkiye karara verdiğinde yapmaktadır.Boşanma sonrası dönemin önceliği önce bireyin boşanma ve sonuçlarıyla yüzleşmesi olmalıdır.Sonra ince bir süzgeçten geçirerek sonrası için ne yapacağına karara vermesidir.Ne olduğuyla,ne yaşadığıyla ve daha sonrası için ne yapmak istediğiyle ilgili yüzleşmeler yapılmadan hiç bir adımın atılması doğru olmayacaktır.
Bu durumdaki insanlara şöyle yapmak lazım,böyle etmek lazım gibi beylik laflar etmenin bir alemi yoktur.Çünkü herkesin boşanması kendine özel şartlarda gerçekleşmiş ve çıkış yolu da kendine özel olmalıdır.Bu nedenle kadınıyla erkeğiyle boşanma sonrası depresyonu yaşayanların yapacağı en doğru şey yeniden mutlu olabilecekleri bir yaşam kurmaları için deneyimli bir psikologtan yardım almalarıdır.Çünkü bu noktada olan insanların iki şeye ihtiyacı olacaktır.Biri zaman diğeri ise destek.Destek hem ne yapılacağı noktasında doğru yol almak hem de zamanı doğru kullanmak açısından oldukça önemlidir.
gölcük kadın psikolog