Panik atak ismiyle anılan panik bozukluk; genellikle genç yaşlarda başlayan, sosyal, ailevi ve iş yaşantısını olumsuz yönde etkileyen bir rahatsızlıktır. Kişinin yaşadığı endişe ve kaygılardan dolayı bedenin ani olarak verdiği tepkidir. Vücudun verdiği ani tepkiden dolayı şiddetli ölüm yada delirme korkusu, her an kötü bir şey olacakmış endişesi, yoğun rahatsızlık yaratır.
Panik atağın biyolojik bir nedeni yoktur ve bir çok psikolojik sıkıntılar gibi temelinde dinamik bir nedensellik, travmalar, bastırılmış öfke, endişe, anlaşılmama hisleri, nefret, çaresizlik gibi kişiyi rahatsız eden, ağırlığını taşıyamayacağı bilinç dışına atılmış bir çok duyguların bedensel ifadesidir aslında. Panik nöbetleri olmadığında kişi gayet normal görünür. Ancak nöbet esnasında ileri derecede endişeli ve telaşlıdır.
DSM-IV’te panik bozukluğu agorafobili ve agorafobisiz olarak iki kümeye ayırır.
Panik Atağın belirtileri:
Bu nöbetler genelde 10-15 dk. sürebilir. Şiddeti değişiklik gösterebilir. Nöbet geçiren kişi ölüm korkusu ve çıldırma düşüncesinden dolayı çevresinden yardım bekler. Hemen doktora gitmek ister. En çokta atak sırasında kalp krizinden korkulur. Panik nöbetleri tekrarladıkça hasta nöbet geçirme korkusu yaşamaya başlar. Kendisini güvende hissedebileceği yerlerde ve kişilerin yanında bulunmak ister. Atağın olma ihtimali olan yerlerden uzak durur, yalnız kalmaktan korkar, bazıları kendini tamamen tehlikeli gördüğü dış dünyadan, kalabalıklardan soyutlar.
Tedavi;Davranışlardaki ve düşüncelerdeki bozulmanın nedeni ortaya konulur, kişiye özel sebepler belirlenir, nerelerden kaynaklandığı netleştirilir, kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır ve uygulanır.