Son yıllarda özellikle apartman yaşamının yaygınlaşması,çocukların hareket alanlarının azalması sonucu daha görünür hale gelen bu sorun aslında metabolizmanın hızlı çalışması sonucu ortaya çıkan yoğun enerjinin ortaya çıkardığı bir aşırı ve kontrolsüz hareketlilik halidir.Bilimsel olarak "basal metabolizmanın hızlı çalışması sonucu ortaya çıkan aşırı ve kontrolsüz hareketliliğe HİPERAKTİVİTE denilmektedir. Çoğunlukla erkek çocuklarında görülen bu sorun psikolojik,sosyal ve eğitimsel gelişim süreçlerini olumsuz etkileme potansiyeline sahip ciddi bir sorundur ve ciddiye alınmalıdır.
Öncelikle ifade etmeliyiz ki hiperaktivite vücudun hücre yapısından kaynaklanan,fiziksel ve davranışsal yansımalarını olan bir hastalıktır.Metabolizmanın hızlı çalışması bu hastalığın fizyolojik temelidir.Ortaya çıkan yoğun enerjinin kontrolsüz ve aşırı hareketliliğe yol açması da davranışsal yansımasıdır.Dolayısıyla hiperaktiviteyi ele alırken bir psikolojik sorunun daha ötesinde ve daha çetrefil bir problemle karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerekir.Daha önceki dönemlerde günümüzdeki kadar apartman hayatı yaygın olmadığından ve çocukların enerjilerini dökebilecekleri alanlar bulabildiğinden bu sorun bu günkü kadar sık karşımıza çıkmazdı.hem apartman hayatının yaygınlaşması sonucu hareket alanlarının sınırlanması hem de değişen beslenme alışkanlıkları nedeniyle günümzde özellikle kentsel yaşamın içerisinde hiperaktivite daha sık rastlanan bir sorun haline geldi.Evde anneleri,aileleri zorlayan,okulda sınıf arkadaşlarını ve öğretmenleri zorlayan bu sorun grubu ile biz de meslek olarak sıkça karşılaşmaktayız. Hiperaktivite aşırı hareketlilik olarak yansıyan bir hastalık olduğu için çocukta odaklanma süresinin kısıtlanmasına,dolayısıyla dikkat bozukluğuna da yol açmaktadır.Bu nedenle bilim sorunu "hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı" olarak adlandırmaktadır.Tedavide de önce hareketliliğin kontrol edilebilir bir seviyeye indirilmesi,sonra da dikkat ve odaklanma sorunlarının çözülmesi hedeflenmektedir.
Aileler öncelikle hiperaktif çocukları var ise şunun farkında olmalıdır;çocuktaki aşırı enerji ve o enerjinin yarattığı refleksler yüzünden çocuğun da kontrol edemediği bir aşırı hareketlilik söz konusudur.Bu aşırı hareketlilik hali çocuğun kastı veya tercihi değildir.Dolayısıyla bu nevi sorun yaşayan çocuklara aileleri suçlayıcı yaklaşmamalı,çocuğun maruz kaldığı rahatsızlığın öneleyemediği yansımaları olarak bu aşırı hareketliliğin ortaya çıktığını bilmeleri gereklidir.Hiperaktivite bir psikofizyolojik hastalıktır ve aile içi önlemlerle,telkin ve nasihatlerle çözülebilmesi mümkün değildir.
Hiperaktivite problemi yaşayan çocukların okul yaşamları da sıkıntılıdır.Çünkü sınıf ortamına uyum sağlamakta,sınıf disiplinine riayet etmekte zorlanırlar.Bu nedenle sınıf arkadaşlarıyla da,öğretmenleriyle de sorunlar yaşarlar. Hiperaktif çocuklarda enerji yoğunluğu nedeniyle sınıfta derse odaklanmada, durağan bir pozisyonda ders dinlemede sıkça sorun yaşanır.Öğretmenler de daha çok çocukların bu kontrolsüzlüklerinden ve ders akışına olumsuz etkilerinden şikayetçidirler.Ayrıca hiperaktif çocukların sınıf arkadaşlarıyla da ilişkileri çatışmalıdır.Çünkü hiperaktifler şiddete eğilimlidirler ve sorun yaşadıklarında şiddete çabuk eğilim göstermektedirler.Bu nedenle hiperaktif çocuklar hem sınıf arkadaşlarının,hem bu arkadaşların velilerinin,hem de öğretmenlerinin şikayet odağındadır.Bu konuda ailelerin ve öğretmenlerin şikayetçiliği biraz da sorun hakkındaki bilgisizlikleri ve kasıt arar yaklaşımları nedeniyledir.
Hiperaktif çocuklar okul uyumu,dikkat dağınıklığı ve odaklanma sorunu nedeniyle ders performansı, davranış gelişimi ve sosyalleşme noktalarında ciddi risklerle karşı karşıyadır.Bu konuda aileler tek bir şeyle suçlanabilir;o da eğer bir hiperaktif çocuğu olmasına rağmen bunun bir hastalık olduğunu kabullenmemek ve tedavisiyle ilgili adımları atmamaktır.Çünkü hiperaktivite dikkat dağınıklığına da yol açan bir hastalıktır ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Hiperaktivite beş yoğunluk aşaması olan bir hastalıktır.İlk iki aşama hafif,üçüncü aşama orta seviye,son iki aşama ise yoğun seviye hiperaktiviteye işaret eder.Hafif ve orta seviye hiperaktivitelerde psikolojik destek almak ve davranış tedavisi görmek yeterlidir.Ancak yoğun seviyedeki hiperaktivitelerde hem çocuk psikiyatristi önerisiyle ilaç tedavisine hem de psikolojik desteğe eşgüdümlü olarak tedavide ihtiyaç olacaktır.Yaygın olarak başvurulan bazı ilaçlar marifetiyle çocuğun harketsizleştirilmesi aslında bir tedavi olmak ziyade günün kurtarılması yaklaşımıdır.İlaç sayesinde var olan enerjisini fark etmeyen çocuk ilaç kesildikten sonra aynı enerjiyle tekrar buluşmakta ve aynı aşırı hareketliliği tekrar sergilemektedir.Öte yandan rahatlatıcı maddeler içeren bu ilaçların çocukların gelişimlerini de olumsuz etkilediği bilinmektedir. Dolayısıyla tedavide önce çocuğun hangi seviyede bir hiperaktiviteye sahip olduğu belirlenmeli,tadevisiyle ilişkili yol haritası da buna göre çıkarılmalıdır.Ancak şu bilinmeli ki tek başına ilaç bu sorunu çözmede eksik ve yetersiz bir tedavi yaklaşımıdır.
Hiperaktivite aynı zamanda yarattığı odaklanma güçlüğü nedeniyle dikkat dağınıklığına da yol açan bir hastalıktır. Bu nedenle çocukların öğrenme süreçlerine,ders performanslarına,davranış gelişimlerine oldukça olumsuz yansımaları olmaktadır.Aileler bilmeli ki hiperaktif çocukların bir zeka sorunu yoktur. yaşadıkları eğitim başarısızlıkları daha çok odaklanma ve dikkat dağınıklığından kaynaklanmaktadır.Bu nedenle soruna bilinçli yaklaşılması ve doğru yerden destek alınması fevkalade önemlidir.Ailelerin ilk adımı önce sorunu kabullenmek olmalıdır.Çünkü bir sorunun çözülebilmesi için önce kabul edilmesi gerekmektedir.Sonra öğretmeniyle iyi bir iş birliği kurulmalıdır.Bu konuda yetkin bir psikolog bulunmalı ve çocuğun düzenli terapi alması sağlanmalıdır.Hatta ideal olanı çocuğun götürüldüğü psikolog ile öğretmenin tanıştırılması ve aralarında sorunun çözümünde işbirliğinin kurulmasıdır.
Esas itibarıyla bu konudaki çalışmalarda ilaçla farkındalığı zayıflatılsa bile enerji fazlalığının fiziken ortadan kaldırılamadığını,bunun metabolizmanın hızlı çalışmasının bir sonucu olduğunu gördük.Bu nedenle ben "enerjiyi yok edemiyoruz madem yönetmesini öğretelim" mantığı ile hiperaktivite tedavisinde "bilişsel otokontrol sistemi" olarak adlandırılan bir yöntem bulunmaktadır. Bu yöntem hiperaktif çocuklara fazla olan enerjilerini nerede serbest bırakacaklarını,nerede kontrol edeceklerini öğretmeyi hedefleyen bir yöntemdir.Şimdiye kadar yaptığımız uygulamalarda da önemli gelişmeler sağlayan bir yönetem olmuştur. Kaldı ki hiperaktif çocuklarda enerji fazlalığını kabullenmek ve bu fazla enerjiyi yok edemeyeceğimizi bilmek gerekmektedir.Öyleyse izlenecek en doğru yol bu fazla enerjinin nasıl yönetileceğini çocuğa öğreterek onun enerjisini kontrol etme yeteneğini geliştirmektir.Hiperaktif çocuklar sadece aileleri,öğretmenleri için değil biz psikologlar için de zor vakalardır. Ama hayata hazırlıklarının ilk aşamasında doğru desteklenmezlerse bu çocuklarda erişkinliklerinde suç oranının yüksek olduğu,eğitim ve yaşam başarısının düşük olduğu bilinmektedir.
Aileler şunu bilmeli ki hiperaktivite sorunu ergenlikle birlikte fiziksel olarak bir miktar dengelenmektedir. Çünkü enerjinin bir kısmı ergenlik sonrasında cinsel sisteme aktarılmakta böylece sorunun fizyolojik kısmı önemli ölçüde çözüme kavuşmaktadır.Asıl risk aslında çocukluk döneminde hiperaktivitenin sebep olduğu gelişim,öğrenme ve davranış eksiklikleri ve bu eksikliklerin ergenliğe kadar huya dönüşmesi,alışkanlık kazanmasıdır. Hiperaktif çocuklar ebeveynleriyle de,öğretmenleriyle de,arkadaşlarıyla sorunlar ve çatışmalar yaşarlar.Bu nedenle tedavi görmezlerse bu çocuklarda duygusal gelişimde de önemli aksaklıkların yaşandığı tespit edilemktedir. Bu nedenle aileler böylesi bir sorunda çocuklarının geleceğini olumsuz etkileme riski yüksek bir sorunla karşı karşıya olduklarını bilmeli ve bilinçli bir şekilde çocuklarını desteklemeyi tercih etmelidir.
Hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı tedavisi orta vadeli bir tedavidir.Süreci belirleyen biraz da çocuğun hangi seviyede bir hiperaktivite taşıdığıdır.Bu tedavi uzman,aile ve öğretmen işbiriliği ile yürütülmesi gerek bir tedavidir.Amaç zaten yoğun enerjisi olan bir çocuğu enerjisiz hale dönüştürmek değildir.Asıl gaye çocuğun enerjisinin yönetmeyi öğrenmesi,eğitiminden geri kalmaması,duygusal ve davranışsal gelişminin normal periyotta devamının sağlanmasıdır.Beklentiler de doğru konulmalı,amaç da doğru seçilmeli,iş birliği de doğru yapılmaldır.
Dikkat eksikliği tedavisi izmit